YEREL YÖNETİMLERİN GÖREVLERİ
Eşit, adil, özgürlükçü, katılımcı, demokratik bir toplum özlemini gerçekleştirme hedefine giden yolda kadınların sıkça karşılaştığı bir sorudur: “cinsiyet meselesini her şeyle ilişkilendirmek zorunda mısınız?” Bu “soru”nun temel “sorunu’’, her şeyin “cinsiyet meselesi” ile zaten ilişkili olduğunu görememektir. Dünyada cinsiyete dayalı bir eşitsizlik varken, böyle bir gerçeklik yokmuş gibi davranmanın kendisi adaletsizdir, ayrımcılıktır.
“Gerçekte eşit olmayanlara eşitmiş gibi davranmak” toplumsal ve ekonomik açıdan dezavantajlı kesimleri daha da dezavantajlı duruma getirir.
Cinsiyet eşitsizliği somut olarak yaşanırken, kadınlar için belli destek mekanizmalarının geliştirilmesi gerekir. Aksi halde gerçekleştirilen uygulamalar toplumsal cinsiyet eşitsizliğini besleyip var olan ayrımları derinleştirir ve kamu hizmetlerinden eşit yararlanabilmenin önünü keser.
Cinsler arası eşitlik politikaları tartışılırken ağırlıklı olarak kadınların yasalar karşısında eşitsizliği, mecliste, siyasette, düşük temsil oranları, yönetime, eğitime, işgücüne ve toplumsal yaşama düşük katılımlarından söz edilir. Bütün bunların kadınların gündelik yaşam sorunlarıyla ne denli ilişkili olduğu çoğu zaman görülmez. Hem bu sorunlar kadar önemli, hem de bu sorunların büyük ölçüde belirleyicisi olan güçlük ve engellerin kentlerde, kasabalarda, beldelerde, mahallelerde sessiz sedasız yaşanmakta olduğu gerçeği genellikle ikinci planda kalır. Yerel düzeyde kadınların yaşadıkları sorunlar, güçlükler ve kısıtlılıkların yerel yönetimlerin politikalarıyla ilişkili olduğu gerçeği göz ardı edilir.
Cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesi, kadın-erkek fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi için toplumsal işbirliği ile yerel yönetimlerin öncülüğü çok önemlidir.
Kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği kapsamında süren çalışmalarımızdaki gözlemlerimiz ve ulusal yasalar ile uluslararası sözleşmeler ışığında yerel yönetimlerden beklentilerimiz var. Mersin’de kadınların yaşam alanları ve ihtiyaçları ile ilgili saptamalarımızı paylaşmak ve sorunlarımızın çözümünde belediyeler ile işbirliği yapmak istiyoruz. Başarı için işbirliğinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
Eğitim, gelişme ve sosyalleşme beklentileri olan kadınlar çocuk, hasta, yaşlı bakım, ulaşım gibi nedenlerle bu haklarını kullanmakta zorluk yaşamakta, hatta kullanamamaktadır.
Mersin çok göç alan bir il olduğundan kadın profili de büyük farklılıklar göstermektedir. Özellikle merkezden uzak olan mahallelerde; kadınların yaşadığı mahallelerin dışına çıkabilmeleri ve fırsatlardan yararlanabilmeleri mümkün olmamaktadır. Bu duruma aile içinde izin verilmemesi, çocuk, yaşlı bakım vb. sorumlulukları, şehri tanımaması, okuma yazma bilmemesi nedeniyle yalnız hareket edememesi gibi nedenler sebep olmaktadır. Gözlemlerimiz, kadınların yaşadığı mahallelerdeki eğitim ve sosyal çalışmalara katılımlarının daha kolay olduğudur. Kolay ulaşabilen mekânlar, çocuk, yaşlı bakım vb. sadece kadına yüklenmiş sorumlulukları azaltacak ücretsiz bakımevleri sağlama gibi önlemler alındığında kadınlar sosyal mekânlardan ve eğitimlerden yararlanmada istekli olmakta ve katıldıkları çalışmaların kendilerine etkilerini olumlu olarak değerlendirmektedirler.
Çocuk, yaşlı, engelli, bağımlı hastaların bakım ve sağlığına yönelik hizmetler için kolay erişilebilir bir sağlık ağının oluşturulması için belediyelerin etkin rol üstlenmesi, kadınların ve kadınların sağlığından yükümlü olduğu kişilerin yaşam kalitesini yükseltecek önemli unsurlardan biridir. Ayrıca özellikle yoksul semtlerde ücretsiz, ötekilerde düşük maliyetli çocuk bakım ve eğitim merkezleri (kreş, çocuk yuvası, etüd merkezi gibi), gezici sağlık ekipleri, yaşlı ve bağımlı hastalar için bakım ve barınma merkezleri gibi uygulamalar önem taşımaktadır.
Yerel yönetimlerden; evrensel belediyecilik anlayışı ve ‘’CİNSİYETE DUYARLI BÜTÇE’’ ve ‘’TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ PERSPEKTİFİ‘’gibi yöntemleri kullanmalarını, bünyelerinde EŞİTLİK BİRİMİ oluşturarak hizmet anlayışlarını ”Cinsiyet farklılıkları ve eşitsizliklerine’’ duyarlı kılmalarını bekliyoruz.
Belediyeler Hizmetlerini kadınların özel gereksinimlerini dikkate alarak sunarken; salt kadınların mevcut yaşamlarını kolaylaştıran bir bakış açısıyla yetinmeyip aynı zamanda kadınları güçlendirici yönde dönüşmesini hedefleyen bakış açısı edinmelerini bekliyoruz.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin engellenmesinde ve korunmasında belediyeler önemli kurumlardır. Yerelde en kolay ulaşılan ve halka en yakın kurumlar belediyeler olmalıdır. Belediyeler kadınların güven duyarak başvuracağı ‘’Danışma Merkezleri’’ açmalılar. Kadınları doğru yönlendirecek toplumsal cinsiyet ve kadına yönelik şiddet konusunda donanımlı uzmanlarla hukuksal, psikolojik destekler sunmalıdır.5393 sayılı belediye yasasına göre nüfusu 100.000 i geçen belediyelerin sığınma evi açmaları görevleri arasındadır.
Belediyeler uzun vadede cinsiyet eşitsizliğinin giderilmesine yönelik, hizmet sunduğu kesimlerin yanı sıra, yöneticiler dahil tüm çalışan personeline yönelik toplumsal cinsiyet eşitliği, kadına yönelik şiddet ve insan hakları konulu farkındalık arttırıcı programlar tasarlamalı, düzenli olarak sürdürmeli ve katılımı sağlamalıdır. Bu tür faaliyetlerin her yerde ve kurumda sürdürülmesi için öncü ve destekçi olmalıdır.Toplumsal dönüşümler için belediyeler kendi önemlerini ve görevlerini fark etmeliler.