HAKİM VE SAVCILARA MEKTUP

26.11.2020

                                       BASINA VE KAMUOYUNA

Bir 25 Kasım haftasında daha birlikteyiz. 25 Kasım; Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve kadınları yok sayan sistemlere karşı kadınların mücadele günüdür, 25 Kasım; gerek özel gerekse kamusal alanda kadınların yaşadığı her türden sistematik şiddete karşı mücadele günüdür. 25 Kasım; kadına yönelik şiddetle beraber kadına yönelik uygulanan tüm ayrımcı politikalara karşı bir mücadele günüdür.

Her yıl 25 Kasım kadına yönelik şiddetle mücadele günü dolayısı ile Mersin’de görev yapan hâkim ve savcılara mektup gönderiyoruz. Çünkü kadın cinayetlerinin, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde yargının, hâkim ve savcıların çok önemli bir yeri vardır. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri önlenebilir. Bunun türlü yolları var, yasaları var, sözleşmeleri var, şu anda  var olan yasaların daha etkili uygulanması, kadın örgütlerinin ısrarla vurguladığı kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa konseyi sözleşmesi yani İstanbul sözleşmesi aslında bu sorunla mücadele için bir yol haritası aynı zamanda, bizde bu sözleşmenin hayata geçirilmesi noktasında ısrarcıyız.

Hâkim ve savcılara da birer mektup göndererek hem İstanbul Sözleşmesinin yargıya yüklediği sorumlulukları hatırlatmak, hem de kadına yönelik şiddetin temelinde yatan toplumsal cinsiyet ayrımcılığının yattığını ve yargının her kararının bu perspektifle değerlendirilmesini istedik.

Sayın Hakim  ve Savcılara Kadınların arz-ı halidir.

25 Kasım 2015 tarihinde kadınların hakim ve savcılara hallerini arz ettikleri bir mektup yazmıştık. O yılın sonunda 303 hemcinsimizin öldürülerek aramızdan alındığını kayda geçmiştik. Yazdığımız mektupta özetle yaşamak için görülmek istemiştik. O tarihten beri her yıl aynı taleplerimizi yenilemek zorunda kaldık. Zira kadın cinayetleri artarak devam etti. 2016 yılında  328, 2017 yılında 409, 2018 yılında 440, 2019 yılında 474, 2020/Kasım ayı itibariyle 369 olmak üzere son 5 yılda 2323 kadın erkekler tarafından  öldürüldü. Kadın cinayetlerine dönük devlet tarafından istatistik tutulmadığını bildiğimizden, her yıl söndürülen hayatları hatırlatarak, size yeniden kendimizi anlatmak zorunda kaldık, bize sadece bakmakla yetinmeyin bizi, görün istedik.

Üstlendiğiniz görev, sorunun çözümünde size özel bir sorumluluk yüklemekte. Bir çok kurum ve kuruluşu ilgilendirmekle birlikte, şunun bilinmesini isteriz ki, size yapılan her başvurudaki duruşunuz, sorunun çözümünde can kurtarıcı öneme sahiptir. Kadınların cesaretle size başvurabilmesi için bizi anlamanız, sorunun boyutlarıyla birlikte bizi görmeniz, her şeyden önemlisi toplumsal cinsiyet rollerinin dışına çıkılarak eşitlikçi bir bakışla dosyalarımıza bakmanızı diliyoruz. İsteğimizin aynı zamanda göreviniz olduğunu da bilerek, anayasanın, uluslararası anlaşmaların dosyalarımızda uygulanmasını, yasa maddelerini yorumlarken  bu gözden bakılmasını istiyoruz.

İstanbul Sözleşmesi; cinsiyet ayrımcılığı ve kadına yönelik şiddetle mücadelede katılımcı ülkelerin bu sorunu gidermek için verdiği söz iken, Ayrımcılığın sona erdirilmesi için sözleşmenin uygulanmasını isterken, sokaklarda ayrı bir şiddetle karşılaşmayalım, para cezaları ile korkutulmayalım istiyoruz sözleşmenin uygulanması ve devamlılığını istediğimiz için susturulmaya çalışıldığımızda, yanımızda durulsun istiyoruz. Yaptığınız yargılamalarda uluslararası sözleşmelerde yer verilen perspektifle dosyalarımız okunsun istiyoruz.. Zira ölümlerin, dayağın, hakaretin, tacizlerin, tecavüzlerin son bulması için kadınların cesaretlenmesi, cesaretli kadınların yıldırılmaması gerekir.

Toplumsal cinsiyet rolleri ile yapılan tanımlardan hareketle yapılan tahrik yorumlarının, eşitlikçi bir bakışla yapılmasını diliyoruz. Bu bakışla, kadınların tahrik olmadığı bir yerde erkeklerin de tahrik olmaması gerekir gerçeğinden yola çıkılarak, kadın cinayetlerinde tahrik indirimlerinin yapılmamasını, hayatlarımızın  erkeklerin edindikleri rolün duygu durumuna feda edilmemesini istiyoruz.

Kadın cinayetleri, ensest, istismar vs bir çok konuda ayrıntılı resmi istatistik tutulmadığı bilinmekle birlikte, kadına yönelik şiddetin, çocuk istismarının giderek artş gösterdiği aşikardır, buna rağmen şiddete uğrayan kadınların kurumlara müracaatının  çok düşük olduğu yapılan araştırmalarla ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle yapılan her başvurunun kıymetinin bilindiği, güvenle, hakla, hukukla ve umutla adalet kapısından ayrılmak istiyoruz. Kısacası bize sadece bakmayın, bizi  görün istiyoruz.

 

Dosyalarımızı diğer dosyalardan ayırabilmeniz için bizi görmeniz gerekir. Kadın örgütlerinin davalara müdahilliğinin kabulü, yargının soruna bakışını göstermek açısından önemli bir göstergedir. Bunu kabul eden Mahkemelerin bizi cesaretlendirdiğini eşitlik konusunda yanımızda durduğunu düşünmekteyiz. Çünkü kadın örgütleri gönüllü, özveriyle çalışan kadınlardır. Örgütlerimizi görmeniz, bizi ve dosyalarımızı görmenizdir.

GÜNEBAKAN KADIN DERNEĞİ

Yazar: admin