KADIN CİNAYETLERİ

Kadınlar eşitlikçi ve özgür bir yaşam kurmak istiyor.

Kadınların öldürülmelerini sadece geleneklerle, töreyle vs. açıklamak mümkün değil.  Cinayetler köyler de kırsal bölgelerde değil kentlerde işleniyor.  Bulunduğumuz kentte de bunu görüyoruz. Nedenleri araştırırken önce katillerin kim olduğuna bakmak gerekiyor.  Katillerin büyük çoğunluğu eski eş, ayrılmak üzere olan eş veya sevgili, yani terkedilen erkekler. Bu sonuç bize kadınların birey olma, kendi sorumluluklarını alıp kendi ayakları üzerinde durma mücadelesinde erkeklerin erkek egemen zihniyetin bunu kabullenememesi, eşitsizliğin, kadının ikincil olarak görülmesinin, erkeğe tabi olma durumunun devam etmesini istemeleri olduğunu gösteriyor. Yüz yıllardır erkeklere kadının kendisine itaat etmesi gerektiği, kendisinin bütün ihtiyaçlarının bir kadın tarafından karşılanacağı ve ona istediği gibi davranabileceği bu sistem tarafından verildi. Kadınlar haklarını öğrendikçe, güçlendikçe daha eşitlikçi bir yaşamın hakları olduğunu gördüler ve bunu talep ediyorlar. Bu da erkeklerin ve ataerkinin işine gelmiyor. Yani kadın cinayetlerinin en büyük nedeni erkek egemen, baskıcı sisteme karşı eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaşamı kurmak istememizdir.

Kadın katliamlarının temelinde erkek egemen zihniyet yatmaktadır. Kadına yönelik şiddet eşitsizlikten ve ayrımcılıktan beslenir. Cinsiyetler arası eşitsizlik toplumsal bir sorundur. Kadına yönelik şiddeti önlemek için bütünlüklü politikalar uygulanması gerekir. Eğitiminden, yargı sistemine, kolluk kuvvetlerinden, yerel yönetimlere kadar şiddeti önlemek için üzerilerine düşen görevler vardır. Fakat hala kadın katillerine, çocuk istismarı sanıklarına ağır tahrik indirimleri, iyi hal indirimleri uygulanmaktadır. Eğitim sistemimiz de hala cinsiyet ayrımcılığı had safhadadır. Kolluk kuvvetleri koruma kararı olan kadınları bile koruyamamaktadır.

Kadına yönelik şiddetin ve çocuk istismarının önlenebilmesi için iktidar tarafından toplumsal cinsiyet eşitliğini temel alan bir yaklaşımla bütün kamu kurum ve kuruluşları kapsayan acil eylemi planı hazırlanmalı, İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanmasını sağlanmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliği ana okullarından başlayarak ders olarak okutulmalı, toplumsal yaşamın her alanında, bütün politikalar belirlenirken eşitlikçi bir yaklaşım gözetilmeli, kadın düşmanı tüm söylem ve politikalardan vazgeçilmeli.

Son dönemde Kadın cinayetleri artınca yine idam tartışmaları başladı. Bu talep kadın özgürlük ve eşitlik mücadelesi verenlerden gelmiyor daha çok kadını yok sayan, ötekileştiren, şiddeti besleyen anlayışlara sahip kesimlerden geliyor. Aslında bu bile bu sorunla ilgili ne kadar samimiyetsiz olduklarını gösteriyor. İdam cezasının olduğu İran, Suudi Arabistan, Pakistan vb. ülkelerde kadın cinayetlerinin tecavüzlerin ne kadar fazla olduğunu kadının toplumsal konumunu da biliyoruz. Yani idam cezasının olduğu ülkelerde kadın cinayetlerinde ve tecavüzlerde hiçbir azalma olmuyor. Bugün yürürlükteki İstanbul Sözleşmesi kapsamında iktidarın kadına karşı şiddet ve tecavüzü önlemek için alabileceği binlerce adım varken idam kısasa kısas gibi politikaları yürürlüğe sokmaya çalışması oldukça düşündürücü. Biz geçmiş deneyimlerimizden de biliyoruz ki idam cezası gelirse kadın cinayetlerini önlemek için gelmeyecek, yine muhalefetin üzerinde bir baskı oluşturmak için muhalefeti susturmak için gelecek.

Kadına yönelik erkek şiddetini önlemek  şu anda olan yasaların daha etkili uygulanması, kadın örgütlerinin ısrarla vurguladığı kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa konseyi sözleşmesi yani İstanbul sözleşmesi aslında bu sorunla mücadele için bir yol haritası aynı zamanda, bizde bu sözleşmenin hayata geçirilmesi noktasında ısrarcıyız. Yetkililere İdamı değil İstanbul sözleşmesini uygulayın diyoruz.

Kadınların ölmek istemiyorum diye çığlık atmak zorunda kalmayacağı özgürlüklerden ve eşitlikten yana bir dünya kuruluncaya kadar kadınların mücadelesi devam edecektir.

                                                                           GÜNEBAKAN KADIN DERNEĞİ ADINA

                                                                                             Zübeyde Akpınar

Yazar: kibele