Her güne yeni bir şiddet, yeni bir katliam haberiyle uyanıyoruz. Eylül ayı içerisinde Mersin’de 3 kadın öldürüldü, bir kadın şüpheli bir şekilde öldü, bir kadında öldüresiye dövüldü ve şu an yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor. Artık tırmanan bu şiddet karşısında adaletin işlemesi, hayatlarımızın güvence altında olması bir lütuf değil, en temel hakkımızdır.
Bileşeni olduğumuz “Mersin Kadın Platformu’nun” düzenlediği basın açıklamasına katıldık.
Basın açıklamasının tam metni
Basına ve kamuoyuna
Bugün Mersin Kadın Platformu olarak bir kez daha öfkemiz ve artık kabına sığmayan isyanımızla sokaktayız. Artık her güne yeni bir şiddet, yeni bir katliam haberiyle uyanmaktan bıktık usandık. Eylül ayı biterken bugün bu açıklamada tekrar tekrar isyanımızla anacağımız isimler sadece bu ay içinde kendi kentimizde, Mersin’de katledilen kadınların isimleri olacak.
Erkek devletin ve iktidarın hiç tereddüt etmeden yürüttüğü kadın ve LGBTİ+ düşmanı politikaların, cezasızlık ile katliamları teşvik eden sistemlerinin, erkek adaletlerinin sonucu olarak her geçen gün daha fazla şiddet ile yüz yüze geliyoruz. Bundan bir süre önce İran’lı kadınlar için bu meydandaydık. Oradaki faşist, baskıcı rejimin uygulamalarına sınırların ötesinden ses verirken, o rejimin buradaki yüzünün bu erkek iktidar olduğunu söyledik. Kadınların kazanımlarına, hayatlarına, haklarına saldıran, haklarımızı her fırsatta gasp etmeye çalışan, hakaretlerle düşmanlık yürütenlerin tüm şiddetin ve katliamların bir parçası, sorumlusu olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu düzen karşısında durmaya, tüm gücümüzle mücadele etmeye devam ediyoruz.
Eylül ayı boyunca Mersin’de üst üste şiddet ve kadın cinayetleri haberleriyle karşılaştık. 7 Eylül’de daha 20 yaşındaki Celile Hami, evli olduğu Fadıl Hakim’den sistematik olarak psikolojik ve fiziksel şiddet gördü. Bu şiddet hamile olduğu dönemde de durmadan devam etti. Ailesinden yardım isteyen Celile Hami ailenin de psikolojik baskıları üzerine şüpheli olmakla beraber intihar etti. Celile’yi öldüren intihar biçimi değil, sistematik şiddetin faili olan erkektir. Failin sırtını sıvazlayan teşvik edici cezasızlık politikasıdır.
9 Eylül’de Dilek Karaman çocuğunu almak için gittiği evde boşanma aşamasında olduğu Murat Karaman tarafından katledildi. Dilek Karaman’ı katletmeyi planlayan fail çocuğunu kullanmış ve planlayarak bir kadını katletmiştir. Daha önce onlarca kez tehdit edilen Dilek Karaman zarar göreceği için şikayet edememiş, sistem eliyle bu katliama ortam hazırlanmıştır. Erkek adaletin ne durumda olduğunu, kadınların güvencesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin nasıl fesh edildiğini, 6284 sayılı kanuna nasıl saldırılar olduğunu biliyoruz.
16 Eylül’de 15 yaşındaki Zeynep Bıçkı üvey babası Hakan Uğur tarafından sadece bir tartışma sonucu katledildi. Bir çocuk hayatı, geleceği elinden alınarak öldürüldü. Kadınlara, çocuklara, LGBTİ+lara yaşama hakkı tanımayan ataerki tüm alanları işgale ve tehditlere aralıksız devam ediyor. Bu gasp devam ederken tüm direngenliğimizle karışınızda hayatlarını, haklarını, alanlarını savunan bizler varız!
Daha önceki gün 28 Eylül’de Nur Efşan Tekinturhan, evli olduğu erkek Hakan Tekinturhan tarafından katledildi. Haftalar, hatta günler içinde ardı ardına katliam haberleri içinde yaşıyoruz.
Daha dün Rahime Edis, Hasan Sevincer adlı erkek tarafından öldüresiye dövüldü. Kesici aletle yaralandı. Öncesinde sistematik şekilde psikolojik şiddetini devam ettiren fail, 1 aylık hamile Rahime Edis’i fiziksel şiddet ile bu hale getirdi. Bu haber dahi biz bu açıklamayı yazarken gündeme geldi. Artık tırmanan bu şiddet karşısında adaletin işlemesi, hayatlarımızın güvence altında olması bir lütuf değil, en temel hakkımızdır. Diğer tüm faillerle birlikte Hasan Sevincer’in de bir an önce tutuklanması ve en ağır şekilde adaletle cezalandırılması gerekmektedir. Cezasızlık değil, gerçek adaleti istiyoruz!
Bugün andığımız isimler sadece isimden, haber başlığından ibaret değil. Hayatlarımız erkek devlet şiddeti ile çevrelenirken ölmek değil yaşamak isteyen her kadın, her LGBTİ+, her çocuk olarak yaşamlarımızı savunuyoruz. Biliyoruz bu ne ilk ne son olacak. Ama şunu da biliyoruz sizin düzeniniz, düşmanca politikalarınız, fail aklamalarınız karşısında dün de var olmuş, bugün de var olan, yarın da var olacak mücadelemiz ve dayanışmamız var! İsyanımız sokaklara, meydanlara, kentlere hatta sınırlar ötesine taşacak! Katledilen kadınlar isyanımızdır sözü sadece bir slogan değil, bu düzenin parçası, işbirlikçisi olan herkesin aklına kazınacak. Vazgeçen biz değil, heteropatriyarkal düzenin bekçiliğini yapan, şiddeti teşvik eden, kazanımlarımıza saldıranlar olacak. Ölmek değil yaşamak ve düzeninizi başınıza yıkmak istiyoruz! İstediğimizi alana dek unutmayın bizler susmayan, korkmayan, itaat etmeyenleriz!
Yaşasın Kadın Dayanışması
Yaşasın Feminist Mücadelemiz